Para şampiyonluk getirir mi?
Ülkemizde üç büyükler başta olmak üzere birçok kulüp maddi anlamda sıkıntı çekiyor. Bunun temel nedeni, parayı doğru harcama becerisine sahip olmayan kulüp yöneticileri. Bu sorunun ortadan kaldırılması ise uzun vadeli planlamalar ile mümkün olabilir. Son yıllarda sık sık gündeme gelen yabancı sınırı gibi konular yerine kulüplerin paraları boşa harcamasını önleyecek düzenlemeler konuşulabilir.
Katarlılar
satın aldı, ligi domine ettiler: PSG
Paranın doğru kullanıldığı en iyi örneklerden biri Fransa
Lig 1’de son 7 senede 6 kez şampiyon olan PSG. 2011 yılında Katarlılara satılan
Fransız kulübü paranın ne kadar akılcı şekilde kullanabileceğini gözler önüne
seriyor. Harcanan paralara rağmen Şampiyonlar Ligi’nde hedeflenenden erken
elenseler de Katarlıların satın almasıyla 18 yıllık lig şampiyonluğu hasretine
son vererek Fransa Ligi’ni domine etmeyi başardılar.
Modern futbolla birlikte artık mesele para harcamak değil,
kulübün mevcut ekonomisini mantıklı bir şekilde yönetmek. Bu yüzden de finansal
güç, bir kulübün olmazsa olmazı ve bu gücün ne şekilde kullanıldığı kulübün ne
kadar başarılı olacağını da belirliyor. PSG, şu andaki en önemli yıldızlarından
Neymar için 222 milyon Euro, Mbappe için ise 180 milyon Euro ödedi. Ancak
mevcut piyasa şartlarında bu yüksek rakamlar artık doğal olarak kabul ediliyor.
Futbolda para artık rahatsız olunacak bir unsur değil,
tam tersine günümüzde vazgeçilmez bir
araç konumunda. Asıl rahatsız olunması gereken konu ise paranın ne şekilde
yönetildiği.
Bir
başka para babası: Manchester City
Dünya futbolunda para dendiğinde aklımıza PSG’nin yanında
bir kulüp daha geliyor, İngiliz ekibi Manchester City. Mavi-beyazlı takım
2007’de Tayland başbakanı tarafından satın alındı ancak politik sıkıntılar
nedeniyle mal varlıkları donduruldu. 2008’de ise Abu Dhabi grubu İngiliz
kulübünü satın aldı. İlk yapılan iş ise şu an ülkemizde forma giyen Robinho’nun
Real Madrid’den 32.5 milyon sterline transfer edilmesi oldu. Bu transfer
İngiltere’de rekordu. Ancak City, birkaç sene beklenen başarıyı gösteremedi.
Bunun nedenleri ise yanlış teknik ekip tercihleri ve transferlerdeki
plansızlıktı.
2011-2012 sezonunda şampiyon olan mavi-beyazlılar tam 43 sene
sonra kupayı alabilmişti. Bugünlerde ligde Liverpool ile kıyasıya bir
şampiyonluk mücadelesi içerisinde olan City’nin bu başarısında en büyük pay
futbol ustası Guardiola’ya ait. Bu durum bizlere paranın yanında teknik
direktör seçiminin de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Liverpool’un patronu
Jürgen Kloop ve Tottenham’ın hocası Mauricio Pochettino da bu bilinçle başa
getirilen yeni nesil teknik direktörlerden. Yani çok paranız da olsa bir futbol
aklına muhakkak ihtiyacınız var.
Yukarıda bahsettiğimiz PSG ve Manchester City kulüpleri
satın alınmadan önce de belli bir tarihi olan kulüplerdi. Almanya’da ise daha
farklı iki örnek var; Hoffenheim ve Leipzig. Bu iki kulüp zengin iş adamları
tarafından yoktan var edildi.
Futbolda yüksek ücretlerle oyuncu transfer edenler
sadece Avrupalılar değil. Son yıllarda Arap ülkeleri ve Çin sermayesi Avrupa
futboluna adeta meydan okudu. Özellikle belli bir yaşa gelen birçok yıldız
oyuncuyu kadrolarına kattılar. Ülkemiz kulüpleri de Çin ve Arap kulüplerini
para kesesi olarak görmeye başladı.
Türk
kulüpleri maddi çıkmazda
Şimdi ülkemize dönelim. Fenerbahçe, 2015/2016 sezonu
öncesi İtalyan futbol adamı, Giuliano Terraneo’yu sportif direktör olarak
getirdi. Teknik patron ise Vitor Pereira oldu. Sarı kanarya o sezon transfere
42,68 milyon Euro harcadı. Sonuç ise yanlış transfer politikası ve teknik ekip
seçiminden dolayı beklenilen gibi olmadı. Sarı-lacivertliler o sezonu kupasız
kapattı. Ali Koç yönetimindeki Fenerbahçe halen o dönem yapılan yanlış ekonomik
planlamanın sıkıntısını çekiyor.
Son yıllarda şampiyonluk mücadelesi içerisinde yer almayı
başaran Başakşehir ise Türkiye’de paranın doğru kullanımına dair iyi bir örnek.
Ekonomik sıkıntılar yalnızca önemli kulüpleri
etkilemiyor. Birçok Anadolu kulübü maddi imkansızlıklar yüzünden alt liglere
düşüyor. Daha önce Süper Lig’de mücadele eden Manisaspor, Gaziantepspor, Mersin
İdman Yurdu, Bucaspor ve Orduspor gibi kulüpler puan silme ve transfer
cezalarına maruz kaldı. Bu kulüplerin hepsi de bulunduğu liglerde son sıralarda
yer alıyor.
Futbol
endüstrisinde televizyonun yeri
Futboldaki çılgın transfer ücretlerinin ve bütçelerin
motivasyonunu “televizyon” oluşturdu. 1958’de Dünya Kupası ilk kez TV’de canlı
yayınlandı. Bu yayınlarla birlikte futbol küreselleşti. Televizyonların başrol
oyuncusu Şampiyonlar Ligi geniş kitlelere pazarlanır hale geldi ve bir TV
ürününe dönüştü.
Özetle, para şampiyonluk getirebilir de getirmeyebilir
de. Eğer yöneticiler parayı doğru harcama becerisine sahipse takıma uygun
teknik ekibi ve oyuncuları bulabilirlerse şampiyonluk uzak olmaz. Bunun
örnekleri çok fazla. Aynı şekilde diğer durumun da örnekleri çok fazla. Parayı
plansızca harcayan kulüpler borç batağına saplanır ve şampiyonluk hedeflerken
kendilerini kümeye yakın bulabilirler.
Hiç yorum yok