Çağ kapatıp çağ açan adam: Luis Figo


Klasik bir kanat oyuncusunun aksine sahada birçok görevi üstlenen, Real Madrid-Barcelona çekişmesinin önemli figürlerinden olan “futbol kahramanı” Portekizli oyuncuyu mercek altına aldık.

Futbola 2009'da veda eden yıldız oyuncu, Cristiano Ronaldo, Simao Sabrosa, Quaresma ve Nani gibi yıldız isimlerin yetiştiği Sporting Lizbon alt yapısında futbola başladı. Henüz 16 yaşındayken Lizbon taraftarlarınca takımın gelecekteki yıldızı olarak görülüyordu. Yetiştiği takımın formasıyla 6 senede 138 maça çıktı ve sadece tek kupa kaldırabildi.

Portekiz’in çok güzel futbol oynadığı 1996-2006 yılları arasındaki altın kuşağın en önemli başrollerindendi. Bu altın kuşak kupa kazanamasa da oynadığı futbolla gönüllerin şampiyonu oldu. Portekiz futbolunun efsane ismi Eusebio’nun izinden giden futbol sanatçısı Figo, 16, 17 ve 18 yaş altı milli takımlarını tek başına şampiyon yaptı.


22 yaşında Barcelona’ya transfer oldu ve futbolun kaderinin değişeceği günler başlıyordu. Figo, futbolda kanat kavramını değiştirerek modern futbolun müjdeleyicisi oldu. Figo’dan önce kanat oyuncuları çizgiye iner ve sıfırdan orta yapardı. Ancak Portekizli yıldızla birlikte çizgiden oyun kuran, topla kat ederek ceza sahasına ani girişler yapan, şut atan bir kanat oyuncusu profili oluştu. Günümüzde buna kanat forvet diyoruz.

Muhteşem bir tekniğe, yaratıcılığa ve oyun zekasına sahip olan Portekizli yıldız, oynadığı her takımda saha içi liderdi. Aynı zamanda oyun kurucu, gol silahı ve frikik kozuydu. Oyun anında ne lazımsa onu yapardı. Bedeniyle çizgi kenarındaydı ama aklıyla tüm sahada var olabiliyordu.


Barça’da göz kamaştıran bir 5 yıl geçiren Figo, İspanyol futbolunu ayağa kaldıracak hamleyi 2000 yılında yaptı. Beckham, Zidane, Ronaldo ve Roberto Carlos gibi yıldızları Madrid’e transfer eden “Los Galacticos” projesinin mimarı Florentino Perez, “başkan seçilirsem Figo’yu getireceğim" dedi ve Figo, Perez başkan seçildikten sonra 56 milyon dolar karşılığında Real Madrid’e imzayı attı. 

Barça’nın 7 numarası artık Real’in 10 numarasıydı. Katalan taraftarlar büyük hayal kırıklığı yaşadı. Takımlarının iki sene üst üste La Liga şampiyonu olmasındaki en büyük mimarı ezeli rakibe gitmişti. O, Barcelona’nın ilk Katalan olmayan kaptanı ve sahadaki her şeyiydi. Real Madrid’e transferi sonrasında gelen tepkilere kulak asmayan Figo, “Ben profesyonel bir futbolcuyum. Ne Real Madrid’liyim, ne de Barcelona’lıyım. Benim kalbim sadece Sporting Lizbon için atar.” açıklamasında bulunmuştu.


İlk Nou Camp deplasmanında sakatlığını bahane ederek sahaya çıkmayan futbol sanatçısı, 2002’de futbol dünyasını sarsan maçta forma giydi. Barça’da oynadığı 5 yıl boyunca harika futbol sahnelediği köşe gönderisinin orada üstüne domuz kafası atıldı. Katalan taraftarlar Figo’ya bu derece öfkeliydi, çünkü Figo, “Katalanların yüreğine saplanmış bir hançer”di. Portekizli yıldız, maç boyunca kendi resmiyle başılmış dolarlar, içki şişeleri, golf topları ve bozuk paraların hedefinde oldu. Inter formasıyla Nou Camp’ta tekrar maça çıktı ve Barçalıların “Hain tüccar, neden buraya döndün” pankartlarıyla karşılaştı.

5 yıl Real’de oynadıktan sonra 33 yaşında yeni rotası İtalya oldu. İlerleyen yaşına rağmen Inter’in tekrar büyümesine yardımcı oldu, mavi-siyahlılarla 4 şampiyonluk ve 1 İtalya kupası sevinci yaşadı.


2000’de Avrupa, 2001’de dünyanın en iyi oyuncusu ödülünü aldı. Günümüzde çoğu oyuncunun yaptığı gibi Amerika veya Uzak Doğu macerasına girişmedi. Tertemiz bir kariyeri oldu ve bırakma zamanı geldiğinde bıraktı. Beckham, Zidane, R.Carlos, Rivaldo, Eto’o, Overmars ve Zanetti gibi isimlerle oynadı ama hiçbirisinin gölgesinde kalmadı.

İçinde para, tutku, ihanet, rekabet, kin, nefret, etnisite, din, çıkış, iniş, tarih ve klas barındıran bir hikaye bu, Luis Figo’nun hikayesi…

Hiç yorum yok